Gelenekten Geleceğe İnsan Bilincinin Evrimsel Yolculuğu:

Bilimin Işığında 21. Yüzyıl Bilinç Eğitimini Yeniden Ele Almak

İnsanın bilişsel evrimi, tarih boyunca sürekli gelişim göstermiştir. Taş devrinde hayatta kalmak için gereken temel bilişsel yetiler, günümüzde karmaşık sosyal yapıların ve teknolojik ilerlemelerin olduğu bir dünyada evrimleşmiştir. 21. yüzyılda iş dünyasında ve sosyal yaşamda başarılı olmak, yalnızca teknik bilgi ve becerilere sahip olmayı gerektirmez; aynı zamanda yüksek duygusal zekâ ve bilinçli farkındalık seviyelerine de sahip olmayı gerektirir. Dünya Ekonomik Forumu’nun raporlarına göre, günümüzde ve gelecekte iş dünyasında aranan yetkinlikler arasında karmaşık problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcılık, iş birliği ve duygusal zekâ bulunmaktadır. Ancak, insanın yaşamına dengeli ve bilinçli katılması için yalnızca otomatik ve sezgisel süreçler (Sistem 1) yeterli değildir. Bu makalede, insan bilincinin gelişimine yönelik bütüncül bir model sunacağız ve bu modeli Daniel Kahneman, Daniel Siegel, G. I. Gurdjieff, Dr. Joe Dispenza, Geştalt Terapi ve Gabor Maté’nin yaklaşımlarına dayandıracağım.

Bilinç ve Duygusal Zekâ İhtiyacı

Sistem 1 hızlı, otomatik ve sezgisel kararlar alırken, Sistem 2 yavaş, bilinçli ve analitik düşünme süreçlerinden sorumludur. Ancak iş dünyasında başarılı olmak ve yaşamda dengeli bir katılım sağlamak için bu iki sistemin birlikte çalışması gereklidir. Duygusal zekâ ve bilinçli farkındalık, bu iki sistemin entegrasyonunu sağlar ve bireylerin daha etkili, dengeli ve bilinçli kararlar almasına yardımcı olur.

Daniel Kahneman: Sistem 1 ve Sistem 2

Daniel Kahneman, Nobel ödüllü psikolog ve ekonomist, insan düşüncesini iki ana sistemle açıklar:

  • Sistem 1: Hızlı, otomatik ve sezgisel yanıtlar üretir. Duygusal tepkiler ve alışkanlıklar bu sistemin bir parçasıdır. Örneğin, yolda aniden önüne çıkan bir araca karşı anında fren yapmak, bilinçli bir düşünce süreci olmadan gerçekleşir. Sistem 1, geçmiş deneyimler ve alışkanlıklarla şekillenir ve genellikle bilinç dışıdır.
  • Sistem 2: Yavaş, bilinçli ve analitik düşünme süreçlerinden sorumludur. Mantıksal akıl yürütme ve karmaşık problem çözme bu sistemle ilişkilidir. Örneğin, karmaşık bir matematik problemini çözmek veya stratejik planlama yapmak, Sistem 2’nin faaliyetleridir. Sistem 2, dikkat ve çaba gerektirir, bu nedenle daha yavaştır ve enerji tüketimi daha fazladır.

Kahneman, bu iki sistemin etkileşimi üzerine yaptığı çalışmalarla 2002 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazanmıştır. Onun çalışmaları, insanların karar alma süreçlerini ve bilişsel yanlılıklarını anlamada devrim niteliğinde olmuştur.

Daniel Siegel: Akıl Gözü ve Üç Beyin Modeli

Daniel Siegel, “Akıl Gözü” kitabında beyni üç ana bölgeye ayırarak inceler:

  1. Alt Beyin (Beyin Sapı): Temel hayatta kalma işlevlerini yönetir, örneğin nefes alma ve kalp atışı.
  2. Orta Beyin (Limbik Sistem): Duygusal tepkileri ve sosyal bağlantıları düzenler.
  3. Üst Beyin (Prefrontal Korteks): Yüksek bilişsel işlevlerden, bilinçli düşünme ve öz düzenlemeden sorumludur.

Siegel, bilinçli farkındalık ve bütünleşme yoluyla, alt ve orta beynin faaliyetlerini gözlemleyerek ve düzenleyerek, üst beyni (yani Sistem 2’yi) daha etkili hale getirmeyi öğretir. Bu yaklaşım, kişinin duygusal ve bilişsel süreçlerini daha iyi kontrol etmesine yardımcı olur.

  1. I. Gurdjieff: Dördüncü Yol ve Merkezler
  2. I. Gurdjieff, Dördüncü Yol öğretisi ile insan bilincini ve davranışlarını farklı merkezlerle açıklar:
  • Fiziksel Merkez: Bedensel işlevler ve alışkanlıklar.
  • Duygusal Merkez: Duygular ve sosyal etkileşimler.
  • Zihinsel Merkez: Düşünce ve mantık.
  • Yüksek Merkezler: Daha yüksek bilinç ve ruhsal farkındalık.

Gurdjieff, dikkat ve öz gözlem yoluyla bu merkezlerin faaliyetlerini dengelemeyi ve bütünleştirmeyi vurgular. Bu, kişinin hem fiziksel hem de zihinsel olarak daha dengeli ve farkında olmasını sağlar.

Dr. Joe Dispenza: Düşünceler ve Hormonlar

Dr. Joe Dispenza, bilinç ve beyin araştırmalarında düşüncelerin beden üzerindeki etkilerini inceler. Dispenza, düşüncelerin hormon üretimini nasıl etkilediğini ve bunun sağlık ve davranışlar üzerindeki etkilerini araştırır.

  • Düşünceler ve Hormonlar: Dispenza’ya göre, düşüncelerimiz beynimizdeki nörotransmiterleri ve hormonları etkileyebilir. Olumlu düşünceler, mutluluk ve huzur hormonları olarak bilinen serotonin ve dopamin salgısını artırabilirken, olumsuz düşünceler stres hormonları olan kortizol ve adrenalin salgısını artırabilir.
  • Nöroplastisite: Dispenza, beynin nöroplastisite yeteneği ile düşüncelerin beynin yapısını ve işleyişini değiştirebileceğini vurgular. Bu, yeni düşünce ve davranış kalıplarının oluşturulabileceği anlamına gelir.

Geştalt Terapi: Anı Yaşamak ve Bütünlük

Geştalt terapi, Fritz Perls tarafından geliştirilmiş bir psikoterapi yaklaşımıdır ve bireyin farkındalığını artırmayı amaçlar. Geştalt terapi, bireyin kendi deneyimini bütüncül olarak kabul etmesini ve “şimdi ve burada” olmasına odaklanır.

  • Farkındalık ve Anı Yaşamak: Geştalt terapi, bireyin geçmiş ve gelecekle ilgili endişeler yerine, mevcut anı deneyimlemesini teşvik eder. Bu, bireyin kendi düşünce, duygu ve davranışlarını daha iyi anlamasını sağlar.
  • Bütünlük ve Tamamlanmamış İşler: Geştalt terapi, bireyin yaşamındaki tamamlanmamış işleri ve duygusal yaraları çözerek bütünlük ve dengeye ulaşmasını hedefler.

Gabor Maté: Travma ve Bağlantı

Gabor Maté, travma ve bağımlılık üzerine çalışmalarıyla tanınan bir doktordur. Maté, bilinç ve beden sağlığı arasındaki bağlantıları inceler ve travmanın uzun vadeli etkilerini vurgular.

  • Travma ve Bağlantı: Maté’ye göre, çocukluk dönemindeki travmalar ve duygusal yaralar, bireyin yetişkinlikteki sağlık sorunları ve bağımlılıklarla başa çıkma biçimini etkiler. Bu travmaların farkına varılması ve iyileştirilmesi, bireyin bütünsel sağlığını artırır.
  • Duygusal Sağlık: Maté, duygusal sağlık ve sosyal bağlantıların fiziksel sağlık üzerindeki etkilerini vurgular. Sağlıklı ilişkiler ve duygusal farkındalık, bireyin genel iyilik hali için kritiktir.

Bilinç Eğitimi Modeli

Bu bütüncül yaklaşımı kullanarak, bilinç eğitimi modeli aşağıdaki adımları içerir:

  1. Bilinçli Farkındalık Uygulamaları:
    • Meditasyon, mindfulness ve nefes egzersizleri gibi tekniklerle alt ve orta beyin faaliyetlerini gözlemleyip düzenleyerek, üst beynin daha etkili çalışması sağlanır.
  2. İç Gözlem ve Dikkat Eğitimi:
    • Minfulness ve Gurdjieff’in öğretilerinden yola çıkarak, iç gözlem ve dikkat eğitimleri ile farklı merkezlerin dengelenmesi ve bütünleştirilmesi sağlanır.
  3. Duygusal ve Sosyal Bağlantılar:
    • Siegel’in yaklaşımını kullanarak, duygusal ve sosyal bağlantıları güçlendiren aktiviteler, bireyin genel bilişsel ve duygusal sağlığını iyileştirir.
  4. Karmaşık Problem Çözme ve Analitik Düşünme:
    • Kahneman’ın Sistem 2’sini geliştirici eğitim programları ile mantıksal akıl yürütme ve problem çözme becerileri artırılabilir.
  5. Olumlu Düşünce Pratikleri:
    • Dispenza’nın çalışmaları doğrultusunda, olumlu düşünce pratikleri ile hormon dengesi sağlanabilir, böylece stres azaltılabilir ve genel iyilik hali artırılabilir.
  6. Travma Farkındalığı ve İyileştirme:
    • Maté’nin travma ve bağlantı perspektifini kullanarak, bireylerin geçmiş travmalarını fark etmeleri ve iyileştirmeleri sağlanabilir.
  7. Anı Yaşamak ve Bütünlük:
    • Geştalt terapinin anı yaşama ve bütünlük yaklaşımı, bireyin mevcut anı deneyimlemesini teşvik eder ve duygusal denge sağlar.

Eğitimcilerin Eğitimi ve Modelin Uygulanması

Bu modeli, eğitimcilerin eğitimi için bir temel olarak kullanabiliriz. Eğitimciler, bilinç ve duygusal zekâ eğitiminde bu yaklaşımları öğrencilere aktarmada kritik rol oynar. İşte bu modelin uygulanabileceği yollar:

  1. Eğitimci Eğitimi:
    • Eğitimciler, bu modelin temel prensiplerini ve uygulamalarını öğrenerek, kendi bilinç ve duygusal zekâ seviyelerini artırabilir. Bu, onların öğrencilerle daha etkili iletişim kurmalarını ve öğretim süreçlerini daha bilinçli bir şekilde yönetmelerini sağlar.
  2. Öğrencilere Uygulama:
    • Bu model, tüm öğrencilere uygulanabilir. Öğrenciler, bilinçli farkındalık, öz gözlem, duygusal zeka ve olumlu düşünce pratikleri ile donatılarak, daha dengeli ve bilinçli bireyler olarak yetiştirilebilir.
  3. Proje Tabanlı Öğrenme:
    • Öğrenciler, bilinç ve duygusal zekâ eğitimini içeren proje tabanlı öğrenme etkinlikleriyle, karmaşık problem çözme ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirebilirler. Bu projeler, öğrencilerin iş birliği yapmalarını ve yaratıcı çözümler üretmelerini teşvik eder.

Sonuç

Daniel Kahneman, Daniel Siegel, G. I. Gurdjieff, Dr. Joe Dispenza, Geştalt Terapi ve Gabor Maté’nin yaklaşımlarını birleştirerek, insan bilincini ve bilişsel süreçleri anlamada daha bütünsel bir bakış açısı elde edebiliriz. Bu bütünsel model, bilinçli farkındalık, öz gözlem, bütünleşme ve duygusal sağlık yoluyla daha dengeli ve etkili bir zihinsel durum elde etmeyi amaçlar. Hem kişisel gelişim hem de profesyonel başarı için güçlü bir temel sunar. Bu model, eğitimcilerin eğitilmesi ve öğrencilere uygulanması yoluyla, 21. yüzyıl için daha bilinçli ve duygusal zekâsı yüksek bireyler yetiştirme projesi olarak kullanılabilir. Bu, bireylerin daha sağlıklı, dengeli ve farkında bir yaşam sürmelerine katkıda bulunabilir ve toplumun genel refahını artırabilir.

Doktora tezime başladığım ve tez konusu yaptığım ve halihazırda ileri düzeyde eğitim deneyimi edindiğimi düşündüğüm insanın bilinç eğitiminin model olarak sınanması ve uygulanması bilimsel araştırma ve uygulamaları yapmak üzere işbirliklerine açık olduğumu buradan bildirmek isterim.

Dr. Abdurrahman Subaş

Eğitim ve Yönetim Bilimci

Duygusal Zeka, Liderlik ve Özfarkındalık Eğitmeni / Koçu

@dr.asubas