İnsan, sosyal çevresinin arzularının nesnesi olmayı reddetmeden birey olamaz. İnsanın birey olabilmesi için, toplumsal çevresinin nesnesi haline gelmiş bir ego taşıdığını görmesi ve ondan ayrılması gerekir.
Bu ayrılış aynı zamanda öznel kişilikten uzaklaşıp nesnel (objektif) birey olma yolculuğudur.
Kendini ötekine/topluma göre konumlandıran insan, birey değil personadır. Persona (kişilik) içinde birbirinden bağımsız birçok benlik (ego) taşımaktadır. Böyle bir insanın kaç maske (persona) kullandığını kendisi bile bilmez.
İçinde birçok benlik taşıyan böyle bir insan, içsel çatışmalarından kurtulup yaşama bilinçli katılacak motivasyonlardan mahrumdur. Ego hallerindeki insan, yaşama bilinç barındırmayan “sahip olma arzusuyla” katılır.
Oysa yaşama bilinçli katılım “alış-veriş” ilişkisi gibidir. Sadece almak isteyen ya da sadece vermek isteyen bir insanın karşılıklı “alış-veriş” içinde olduğu söylenemez. Yaşama bilinçli katılımda iki yönlü geçirgenlik ve kabul vardır. Bu canlı bir hücrenin çalışma formuna benzer. İhtiyacı olanı hücre zarından içeri alırken, ihtiyacı olmayanı hücre zarından dışarı atar.
Hücrelerinin her birinde ayrı ayrı ego olan bir organizmayı hayal edin, nasıl bir şeye dönüşür?
Ego, alırken de verirken de sadece kendini düşünen bir forma sahiptir. Oysa ontolojik insan ben-sen ayırımı yapmaz. İhtiyacı olanı alırken ihtiyacı olmayanı da aynı kolaylıkla verir.
Bireyin ontolojik potansiyeli, egodan (maskelerden) ayrılabildiği zamanlarda ve ayrılabildiği oranda ortaya çıkar. Egodan ayrılma birey olarak yaratılış gayesine yolculuktur. Bu yolculuk yaşama katılıp sorumluluk almayı gerektirir. Almak ya da vermek üzerine kurulu değildir. “Kendi olmak” üzerine kuruludur.
Kendi yaratılış gerekçesini (zıvadarma) keşfedip onu inşa etmeye yönelmek, insanın biricikliğinin gereğidir ve bu birey olmaya doğru aydınlanmadır.
Bireyin zayıf olduğu örgütlerde lider sultası yüksek, eleştirel kültür zayıf, örgüt yaşamı liderin ufku ve ömrüyle sınırlıdır. Bireyin güçlü olduğu örgütlerde lider etkisi düşük, eleştirel kültür gelişmiş ve örgütsel yaşam liderlerin ufku ve ömrü ile sınırlı değildir.
Dr. Abdurrahman Subaş
Eğitim ve Yönetim Bilimci